AH BİZ KADINLAR

türkiye'de kadın olmak ile ilgili görsel sonucu


Türkiye 'de kadın olmak ...

Bugün internette gezinirken tesadüfen bir yazı gözüme ilişti.Kadın haklarını savunan ,daha dogrusu ezilen kim olursa onu savunan,haksızlıga tahammülü olmayan bir kişi olarak  bu yazı beni fazlası ile rahatsız etti ;
Ocak 2017 de  Ankara'nın Etimesgut  ilçesinde özel halk otobüsünün şöförü gece 23:00 te otobüse yalnız binen bir kadın yolcuya tecavüz etmiş ve sonra mahkemede de inanılmaz bir  savunmayla hakim karşısına çıkmış.Şoför hakime, "Bir kadın gece 11'de otobüse neden tek başına biner?" diye sormuş ve bunu sorabilme cesaretini acaba nerden bulabilmiş konusunu irdelemek istiyorum .

Türkiyemizin erkek ideolojisinin geldigi bu son durum içimi acıttı.Bir kız çocuk annesi olarak kızımın gelecek yaşamından endişe etmeye başladım .Eminim ki benim gibi diger kız anneleri de aynı hisler içindedir.Bu durumun sebebi basında çıkan kadın söylevleri ,kadına verilen deger ,kadının sadece cinsel bir obje olarak gösterilmesi ,bunu düşünmeye sevk ettirilmesi,şeriat yanlıları ,kadının bilgili,özgür ,çagdaş olmasından korkan kişilerdir.Kadın cinayetleri,tecavüzleri,kadına karşı yapılan tüm şiddet ve haksızlıklar kadının 2.sınıf bir insan olarak gösterilmeye çalışılması kara bir zihniyetin ürünleridir.Maalesef ki bu kara zihniyet  kara cahil ,egosu yuksek ,bencil ,aşagılık kompleksi içinde kıvranan erkekleri esiri altına almış ve sonucta Ankara Etimesgut semtindeki otobus şöförünün zihniyetine sahip erkekcikler ! ortaya çıkmış ve çıkma cesaretini bulmuşlardır.
Ülkemizde  kadın olmak demek hayatımızın her alanında var olabilmek için mücadele etmek zorunda kalmamız demektir.Ataerkil zihniyet tarafından sesinin hep kısılmaya çalışılması,öteki olmaya zorlanmak demektir
Yolda takip eden ve laf atan ademoğluna "bas git zübük " teranesi çekildiğinde, "anaaa karı bana hasta oldu,aranıyor,istiyor " şeklinde düşünüldügü bir memlekette yaşamak  ve bu ülkede kadın olmak gerçekten zor bir zanaattır.
Geçenlerde sanatçı geçinen bazı cahil kişilerin kadın cinayetleri sonrası attığı tweet’i dehşet ve tiksinti içinde okumuştum. Yaptığı ‘derin analiz !!! ’ sonrası alkış beklerken tepkiyle karşılaşan kişinin ( ismini verip reklamına katkı yapmak istemiyorum ) o günden sonra işleri rast gitmedi. Ancak işin tuhaf ve inanma sınırlarımı zorlayan yanı bu kişiyi en fazla eleştirenlerin, ağzından cinsiyetçi küfür ve ifadelerin eksik olmadığı  isimler olmasıydı.Sanki zihniyetleri farklı imiş gibi bu zattı eleştirdiler."Tencere dibin kara,seninki benden kara "sözünü burada hatırlatmak isterim.
Devletimizin şu dönemde  kadınlara bakışını ya da düşmanlığını listelemek istesek buradan Bağdat’a yol olur,liste uzar da uzar .Devlet büyüklerinden örneklemeler yaparsam ;

Polisler tarafından darp edilen bir kadınla ilgili “Kız mıdır, kadın mıdır” yorumu .Erkek fegomanyası altındaki ülkemizde kadının bedeni ,bekareti üzerindeki cahil zihniyet e bir kadın olarak cevabım şudur ; bekaret insanın beynindedir.Yeterki beyinler bozulmasın,beynimizin namusu kirlenmesin.Bu kirin aklanması,arlanması nerdeyse imkansızdır.
Katıldığı nikâhlarda kadına üç, beş, Allah ne verdiyse şeklinde çocuk tavsiyesinde bulunmaktan çekinmeyen zihniyet  ‘kürtaj cinayettir’ söylemiyle de kadın nefretinde çıtayı yükseltilmiştir.Kadının istemedigi bir hamilelige son verme kararı dahi elinden alınmak istenmiştir.Buna çok şükür ki  kadınlarımız “Benim bedenim, benim kararım!”diyerek karşı çıkmışlardır.

kürtaj ve kadın ile ilgili görsel sonucu

Kadın dediğin kahkaha atmaz lafı var birde .Bir kadın olarak bu lafı şaka olarak kabul edip bol bol kahkaha atarak gülüyorum ve diyorum ki ;Kadın kahkasından rahatsız olan başka gezegende şansını arayacak.Çünkü bu gezegende 3,5 milyar dişi insan yaşıyor.

Üstelik herşeyin ateş pahası oldugu  dünyada gülmek bedava.

kahkaha atan kadın ile ilgili görsel sonucu

Unvanı tasavvuf düşünürü olan bir şahıs: “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle kocaman  karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değil.”deyip sonra hızını alamayıp “Gezmek isterse beyinin otomobiline biner, hava alır” gibi bir cümle kuran bu düşünüre !!!!!!  tepki gösterenler kadar onun gibi düşünüp bu laflarını onaylayanlar da olmuştur.


hamile kadın ile ilgili görsel sonucu
Her fırsatta kadını hizaya çekmeye çalışan ve adres olarak ‘ev’i gösteren erkek egemen 
zihniyeti politikada da bunu açıkca göstermektedir..Bir devlet büyügü ;İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor” diyerek o dönemki işsizliğin nedeninin kadınlar oldugunu ileri sürmüştür.
işsizligin nedeni kadınlar ile ilgili görsel sonucuişsizligin nedeni kadınlar ile ilgili görsel sonucu

Bu zihniyetlerin bulundugu ülkemizde  kadınların iş gücüne katılım oranları da oldukça düşüktür.Bunu yapılan anketlerden,istatistiklerden rahatça görebiliriz.Kadınlar işgücüne katılsalar bile çogu zaman aynı işi yaptıkları erkeklere oranla daha düşük maaş almaktadır.Kadınlar hem zor iş bulmakta hem de daha düşük ücretlere mecbur bırakılmaktadırlar.
kadınların düşük maaş alması ile ilgili görsel sonucuişsizligin nedeni kadınlar ile ilgili görsel sonucu

Kavga ve gürültünün eksik olmadığı Millet Meclisimize bakarsak  da kadınların erkeklere oranı yalnızca yüzde 14 oranındadır.
Egitim sistemimizde de durum farklı degildir .Küçücük beyinlere okutulan ders kitaplarında dahi kadınlar genelde evde, erkekler dışarda resmedilmektedir.Küçücük yaştan itibaren çocuk beyinlere kadının geri planda kalması gerektigi,erkegin himayesinde olan narin,her an kırılabilir,namusunu bir tabu gibi koruması gereken cinsel bir obje oldugu olgusu küçücük beyinlere kazınmaya çalışılmaktadır.
kadınlar cinsel obje ile ilgili görsel sonucu

Kitaplarda ev işlerini yapan anne, evin geçimini sağlayan baba imajı buna destek durumdadır. Bu durum, kız ve erkek çocuklarda da değişmiyor.Kız çocukları bebekleriyle oynarken erkek çocukları genelde futbolla ilgileniyor şeklinde resmedilmektedir.Akıllara hep bir örnek kadın ve erkek imajı çizilmeye çalışılmaktadır.
ders kitaplarında kadınlar genelde evde, erkekler dışarda ile ilgili görsel sonucu

Yargıya bakarsak; Feministlerin bu durumu özetleyen bir sloganı var: “Erkek vuruyor, devlet koruyor”. Geçen günlerde medya da bir haber çıktı .Kadının biri , eski kocası tarafından bıçaklanmış ve arabayla ezilmişti. “Canavar hisle kasten öldürme” suçundan müebbetle yargılanan eski koca ne olduysa 18 yıl ceza almıştır..Bu ve diger örneklerin hepsi  cahil erkek zihniyetini cesaretlendiren unsurlardır.

ders kitaplarında dahi kadınlar genelde evde, erkekler dışarda ile ilgili görsel sonucu
Son yıllarda kadınların yok sayılmasına en çarpıcı örneği Türkiye Futbol Federasyonu verdi. Birkaç yıl önce aldığı bir karar ile ‘seyircisiz maç’ cezasını kaldıran TFF, tribünleri kadın ve çocuklara açtı. Böylece lügâtımıza bir ceza biçimi olarak kadınları sokmuş oldu.Kadınlar ile erkeklere dolaylı yoldan ceza verilmiş oldu !
Kadınlar için yeşil sahalarda her zaman kötü haberler yok tabi arada yüzümüzü güldüren gelişmeler de var.Geçtiğimiz günlerde Galatasaray Kulübü bir futbol kulübünden beklenmeyecek bir harekette bulundu ve taraftarlarına cinsiyetçi küfretmemeleri yönünde çağrı yaptı. Kulübün bu tavrının genelde fanatik futbol taraftarı olan erkek nesli için  tüm yeşil sahalara örnek teşkil etmesini diliyorum.
''Nefes alabiliyorsak hala umut var demektir,'' derler ya, bu ülkede kadınsan ve tüm kötülüklere rağmen hala nefes alabiliyorsan umut da vardır , şans da vardır.Bunun tek çaresi de ülkemizin cinsiyet ayrımcılıgına yeni nesillerden başlayarak egitim vermektir.Bunu destekleyen bir devlet medya,demeçler,kitaplar,okullar,üniversiteler vasıtası ile aydın insanların da örnek olarak tek tek her bireyin egitilmesidir.Egitim yoksa cehalet vardır,kadına şiddet vardır,ölümler vardır.İlk önce kadınlar sonra tüm toplum egitilmeli,bilinçlendirilmelidir.Unutulmaması gereken şudur ki ;kadını egitirsek gelecek nesilleri de egitmiş oluruz .
Bir kadın gece 11'de otobüse neden tek başına biner? ile ilgili görsel sonucukadını egitirsek gelecek nesillerde egitilir ile ilgili görsel sonucu

Ülkemizde kadın olmanın ne denli zor oldugundan yola çıkarak dinledigim ve çok begendigim bir türkünün gerçekten yaşanmış öyküsünü size anlatmak istiyorum ;
uyan sunam uyan ile ilgili görsel sonucuuyan sunam uyan ile ilgili görsel sonucu
Gerçek türk halkının yaşamını,ananelerini ve özünü çok iyi anlatan halk müzigi türkülerimizden birine ( Uyan Sunam ) konu olan ve dilden dile aktarılan dramın hikayesi şöyledir ;
Bu hikayenin yazarı Malatyalı  Fahri Kayhandır.Suna, Fahri Kayhan’ın eşidir. Çok sevmektedir Fahri Bey eşini.Devir, o zamanın Malatya’sı.Sevdiğine sevdiğini söylemenin bile ayıp karşılandığı bu dönemde Fahri Bey her daim söyler Suna’ya, ona olan sadakatini ,bağlılığını ve sevgisini. Ve bilir karısının gözlerinin başka kimselere bakmadığını…
O dönemin kadınlarının en büyük eğlencesidir, haftada bir yapılan hamam sefaları.Kendilerine ayrılan günde toplanıp hamama gider mahallenin tüm kadınları. İşte o hamam sefalarından birinde Suna’nın sırtında bulunan ve normal şartlarda kıyafetinden asla görünme ihtimali olmayan bir ben hamamda bulunan ve Sunanın yakın arkadaşı olan Neriman Hanım’ın dikkatini çeker .
Neriman Hanım, akşam eve geldiğinde laf arasında eşi Mustafa Bey’e, Suna’nın sırtındaki beni anlatır.Aradan zaman geçer.Fahri Kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede Mustafa Bey ile karşılaşır. Aralarındaki sohbet belli bir süre sonra tartışmaya dönüşür ve olay karşılıklı hakarete kadar gider.Fahri Kayhan hiddetle cevap verir Mustafa Bey’e: “Bir daha karşıma çıkma, seni el aleme rezil ederim.” Bu söylem karşısında sinirlerine hakim olamayan ve sırf Fahri Kayhan’ı yaralamak gayesiyle hareket eden Mustafa Bey’in dudaklarından şu sözler dökülüverir: “Sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.”
Fahri Kayhan beyninden vurulmuşa döner.Evet inanamaz biricik Suna’sının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen neyin nesidir? Elin adamı, Suna’nın sırtındaki beni nerden bilecektir? Bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp Suna’yı durumu anlatır.Suna iki gözü iki çeşme yeminler eder Fahri Kayhan’a: “Aman beyim etme” der, “Bakar mıyım senden bir başkasına?” O gece konuşurlar, konuşurlar. Fahri Kayhan eşine sarılır, ve ikna olduğunu söyleyip bir daha hiç açmamacasına konuyu kapatır.Lakin durum hiç de öyle olmamıştır.O günden sonra istemeden de olsa aklındaki o şüphe, Fahri Bey'e karısına  karşı kötü davranışa yöneltir.
Yine bir akşam yemekte sudan bir sebeple çıkan tartışma sonrasında Fahri Kayhan ceketini alır ve başlar Malatya sokaklarında dolaşmaya.Eve geldiğinde neredeyse güneş doğmak üzeredir. Eve girer ve gördüğü manzara karşısında dona kalır.Biricik karısı Suna, kendini asmıştır. Sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. O mektupta Suna son sözlerinde şunları yazmıştır: “Kusura bakma beyim, ama günlerdir kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim. Kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. Şunu bil ki, ben sana hiç ihanet etmedim. “
Fahri Kayhan gözyaşları içinde eşinin cansız bedenini yağlı urgandan ayırır, yere yatırır. Islak gözlerini silerken bir bakar ki hava aydınlanmıştır. İçindeki yangın öyle büyüktür ki, yangınını bu türküde dile getirir.

“Şafak söktü, Suna’m yine uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Suna’m sesim duyulmaz
Uyan Suna’m uyan, derin uykudan
Nice diyar gezdim gözlerin için
Niye kızdın bana el sözü için
Dilerim Allah’tan sızlasın için
Uyan Suna’m uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halimden



Sinirle söylenip bir insanın ölümüne sebep olmuş bu iftira  bir erkegin başına gelse böyle olurmuydu bir düşünün.Erkegin elinin kiri der geçilir hatta erkek olmanın egosu ile bu kişi takdir dahi görürdü.İşte geçmişten günümüze gelen ,halen devam eden sadece kadın bedeni üzerine yüklenen namus kavramı ,kara ,örümcek zihniyetli erkek fegomanyası  daha ne canlar yakmadan yıkılmalı, kadına caiz görülen ön yargı , yanlış fikri hızla yok etmek için önce biz kadınlar sonra tüm insanlık çaba göstermelidir. Bu da ancak egitim ile mümkündür.


Şair Azmi Güleç, bir dörtlüğünde bakın ne diyor:

Gam çektiğimiz belki bu devran değişir,
Gündüz gece olmaz; nice kervan değişir.
Pek öyle gönül bağlama, insan dediğin,
Her renge girer, giydiği kaftan değişir.

Dörtlükten de anlaşılacagı üzere devir degişir,insanlık değişir.Değişir de inşallah insanlık ve dünya için iyi yönde degişir.Dünyanın İyiliklere ve güzelliklere dogru  değişmesini ümit ederek ve dileyerek şu devirde yaşayan biz kadınlara söylemek istedigim son bir şey var .Kendinizi savunun kızlar. Çünkü  erkeklerin biz kadınları  savunmaya hiç niyeti yok! 


kadınları kadınlar savunsun kendini savun kadın ile ilgili görsel sonucu
<script data-ad-client="ca-pub-2044130004774486" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>

Yorumlar

  1. çok güzel bir yazı, katılıyorum düşüncelerinize :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder