Kötü insanlar şu hayatta o kadar çok ki ,nerde karşınıza çıkacaklarını hiç bilemiyorsunuz.Herkese,herşeye karşı kuşku ile bakıp herkesten kötülük gelebilir endişesi ile yaşamak ne kadar da zor ve vahim bir durum .
Neden kötü insanlar ve kötülük var.Hiç mi vicdanları yok bu kişilerin ,yaptıkları kötülüklerin,üzdükleri kişilerin ahı ile nasıl yaşayabiliyorlar,nasıl aynaya bakabiliyorlar,çolugundan ,çocugundan da mı utanmaları yok ,hiç mi iç sesin yok,nasıl bir yürekleri var ,zift ile mi kaplı bu kişilerin yürekleri ,bu kişilerin anne veya baba oldugunu varsayarsak nasıl bir çocuk ve gelecek nesil yetiştiriyorlar ,bunların yetiştirdekleri çocuklar ilerde nasıl biri olur ,iyi insan olabilmeleri mümkünmüdür ?.Kendime özellikle bu ramazan günlerinde dünyadaki ve çevremdeki kötülükleri görünce bu soruları sormadan yapamıyorum.
Sizce insanlar neden kötülük yaparlar? bunun pek çok nedeni olabilir, mesela kendi iyiliği için kötülük yapan insanlar var mıdır.Bazı insanlar neden bencil ve kötü karakterlidir, başkalarına acı çektirmekten neden hoşlanır? İnsan beyninin en karanlık köşelerini inceleyen psikologlar bunu şu şekilde açıklamaktadır;
Diyelim ki zararsız böcekleri kahve öğütme makinasına atıyorsunuz; bu hoşunuza gider miydi? Ya da sokaktan geçen herhangi bir insanı sağır edici bir sesle korkutmak?
Bunlar Delroy Paulhus’ın içimizdeki “kötü insanları” anlamak için yaptığı deneylerden bazıları. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Paulhus bazı insanların neden başkalarına acı çektirmekten hoşlandığı sorusuna cevap aramaktadır. Bu tür insanlar sadece psikopatlar ve katiller değillerdir.Okuldaki zorbalardan, internet trollerine,mimarlar,mühendisler,doktorlar ve hatta politikacı ve polis gibi toplumun üst kesimine mensup kişiler bile bu kategoriye girebilmektedirler.
“Tanıştığımız insanlar hakkında melek ve şeytan kalıbını kullanmamız ve dünyamızı iyi ve kötü insanlar olarak basitleştirmemiz bizi daha mutlu kılabilmektedir. Böylelikle kötü ,şeytan diye niteledigimiz insanlardan mümkün oldugunca uzak durmamız bizi mutluluga dogru iteler.
Schopenhauer, bir insanın karakterinin asla değiştirilemeyeceğini söyler.Bu yüzden " Bir insanın kötü bir karakter özelliğini unutmak, güçlükle kazanılmış parayı sokağa atmak gibidir." der. Bu büyük filozofa göre kişi, sonradan ne kadar değiştiğini , artık eskisi gibi olmadığını söylese de inanmamalı, ona Ralph Waldo Emerson'un şu sözlerini söylemeliyiz: "Kim olduğun öyle bir haykırıyor ki, ne dediğini duyamıyorum."Schopenhauer'un şu sözü aklımdan çıkmayan sözlerdendir." Başkalarından daha talihli olan kişi çevresindekiler tarafından kıskanılacaktır. Bu durum o kişileri tehlikeye sokacaktır. Hatta karşısındaki kişilerin içinde bu sebeple kötülük yapmaktan zevk alma duygusu dahi doğabilir."
İyilik yapmak kötülük yapmaktan zordur, insan kendine çok güvenen bir acizdir, bazen tanrılaşır, bazen çirkefleşir.
İnsanlar neden diğer insanlara kötülük yaparlar? Bu sorunun onlarca cevabı olduğuna eminim, hepimiz birilerine isteyerek veya istemeyerek de olsa kötülük yapmışızdır bazılarımız pişman olur bazılarımız olmaz fakat insanın tabiatı odur ki her zaman kendisini haklı görür ve kendince buldugu bahanelerle bunu aklında meşrulaştırır
İnsanlar neden kötülük yaparı biraz araştırdım ve aşağıdaki nedenlerin en fazla yazılıp çizildiğini gördüm.
1.Çekememezlik, kıskançlık ve onda var neden ben de yok gibi nedenler
2.Psikolojik bozukluklar
3.Bireysel çıkarlar çok geniş bir kavram, bu da çok sık görülen nedenlerden.
4.Sevgisizlik nedeni de farklı bir neden ama gerçekten kötülük yapma dürtüsüne en etkili nedenlerden.
5.Vicdanını yitirmek
6.Eğitimsizlik, bu zaten hemen her olumsuz konuda madde olabilen nedenlerden biri.
7.Kişinin küçükken şiddete maruz kalmasından dolayı.
8.Başkalarının yönlendirmesi ile, bu neden başka kişilerin beyin yıkaması ve yanlış yönlendirmeleri sonucunda oluşuyor.
9.Yoksulluk
10.Çaresizlik nedeni ilginç bir neden, bu da herhalde ekonomik veya farklı nedenlere bağlı olarak düşülen çaresiz durumdan dolayı oluşuyor.
11.Zevk almak, kötülük yaparak zevk alan insanlar maalesef var.
12.Ve son olarak sosyolojik sebepler, bu da kişinin yaşadığı sosyal ortamın bozukluğundan ileri gelen kötülük yapma nedeni oluyor.
Kötü bir insanı nasıl tanımlarız? Başkasını düşünmeyen, üç kuruşluk çıkarı için bile herkesi harcayan, kendi menfaatinden başka bir şey, herhangi bir şey umursamayan, dünya yansa umurunda olmadığı gibi, kendi çıkarı ve menfaati için dünyayı ateşe vermekten geri durmayan,kötü,berbat,rezil bir kişi olarak tanımlamamız mümkündür.
Böyle bir insanı tanıyorsanız geri durursunuz. Ondan her türlü kötülüğü beklersiniz. Kendinizi, ailenizi, çevrenizi de uzak tutarsınız. Bir şey daha yaparsınız: Eğer bu kötü insanın kötülüğünü apaçık görüyor,yaptıgı kötülüklerin kanıtlarını gözlüyor, gözlemliyorsanız, sizin insani, vicdani göreviniz, başkalarını da bu kötü insanlara karşı uyarmak olmalıdır.
Şimdi, kötü bir insanla karşı karşıya iseniz, onun kötülüğü yalnız size karşıysa, onunla baş edersiniz, onunla savaş, sizin savaşınızdır. Onun kötü olduğunu ne kadar da söyler, anlatmaya çalışırsanız çalışın, ondan kötülük görmeyenler sizi dinlemeyebilirler. Çünkü yılan onlara dokunmamıştır. Ama uyarmaya, uyandırmaya devam etmelisiniz, çünkü kötülük bir yerde durmaz, hem yayılır, hem de bulaşır.Size bugün kötülük yapan yarın herkese kötülük yapar.Toplum bu tip insanlardan uzak durmalı ve kendini korumak için bir çeşit koruma unsuru geliştirmelidir .
İçinde Allah korkusu olmayan insan her türlü kötülügü yapmaya müsaittir.Allah korkusu insanı güzel ahlaklı olmaya yöneltir.Lakin Allah ile korkutmak en büyük vesvesedir.Kuranda şöyle buyurmaktadır;"aldatan, sizi allah ile aldatmasın!"(kur'an; lukman 33, fatır 5, hadid 14)
Allah kullarını yaptıklarıyla cezalandırıcı değil, rahmet edicidir, yoksa hangimiz bir saniye göz açabiliriz.Hepimizin bilerek veya bilmeyerek işledigimiz günahlarımız illaki vardır.Allah bu dünyada insanları cezalandırmaz mı, sadece öldükten sonra mı cezalandırır sizce ?
Elbette dünyada da cezalandırır ve cezalandırdığı da Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir. Azap âyetleri, rahmet âyetlerinden daha çoktur. Kâfirler, Hazret-i Nuh’a (Madem Allah cezalandırıyor, haydi bizi cezalandırsın) demişlerdir. (Hud 32) Daha sonraki âyetlerde ise, inananların gemiye alındığı, inanmayanların ise Allahü teâlânın suda boğduğunu bildirilmektedir.Şimdi, kötü bir insanla karşı karşıya iseniz, onun kötülüğü yalnız size karşıysa, onunla baş edersiniz, onunla savaş, sizin savaşınızdır. Onun kötü olduğunu ne kadar da söyler, anlatmaya çalışırsanız çalışın, ondan kötülük görmeyenler sizi dinlemeyebilirler. Çünkü yılan onlara dokunmamıştır. Ama uyarmaya, uyandırmaya devam etmelisiniz, çünkü kötülük bir yerde durmaz, hem yayılır, hem de bulaşır.Size bugün kötülük yapan yarın herkese kötülük yapar.Toplum bu tip insanlardan uzak durmalı ve kendini korumak için bir çeşit koruma unsuru geliştirmelidir .
İçinde Allah korkusu olmayan insan her türlü kötülügü yapmaya müsaittir.Allah korkusu insanı güzel ahlaklı olmaya yöneltir.Lakin Allah ile korkutmak en büyük vesvesedir.Kuranda şöyle buyurmaktadır;"aldatan, sizi allah ile aldatmasın!"(kur'an; lukman 33, fatır 5, hadid 14)
Allah kullarını yaptıklarıyla cezalandırıcı değil, rahmet edicidir, yoksa hangimiz bir saniye göz açabiliriz.Hepimizin bilerek veya bilmeyerek işledigimiz günahlarımız illaki vardır.Allah bu dünyada insanları cezalandırmaz mı, sadece öldükten sonra mı cezalandırır sizce ?
Allahü teâlâ ibret olsun diye birçok milletleri cezalandırıp helak ettiğini bildirmiştir. Bu konudaki bazı âyet-i kerime mealleri:(O kâfirleri dünyada da, ahirette de en şiddetli azap ile cezalandıracağım.) [Al-i İmran 56]
Müminin kendine, çocuğuna ve malına, hiç günahı kalmayıncaya kadar bela gelir, bu Allah’a mülaki oluncaya[ölünceye] kadar devam eder.) [Tirmizi]
(Kul, ameliyle kendisine takdir edilen mertebeye ulaşamıyorsa, Allahü teâlâ ona, ailesine veya malına bela verir ve o belalara sabretmeyi de verir ki ezelde onun için takdir ettiği dereceye nail olsun.) [Buhari]
Bazı insanlar var ki şeytanın dostudurlar.Farkında olmasalar da şeytan tarafından çok sevilirler.Şeytanlar, (insan) dostlarına sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar." (el-En'am, 121)."Hepsini bir araya topladığı gün: "ey cinler (şeytanlar)topluluğu (der), siz insanlarla çok uğraştınız". Onların insan dostları derler ki; "Rabbimiz, birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna geldik". Allah da buyurur ki, "durağınız ateştir. Allah'ın dileyip affetmesi hariç, orada ebedî kalacaksınız" Şüphesiz rabbın hikmet sahibidir, bilendir" (el-En'am, 128).
İnsan şeytanların ya da şeytanlaşmış insanların varlığı böylece ayet ve hadislerin diliyle tesbit edilmiştir. Bunda hiç şüphe yoktur. Hatta Huzeyfe b. el-Yeman (r.a.)'ın rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber "..Benden sonra, benim doğru yolumdan gitmeyen ve benim sünnetimle amel etmeyen hükümdarlar olacak. İçlerinde, insan görünümünde şeytan kalbli bir takım insanlar türeyecek..." (Müslim, imâre 52) buyurmak suretiyle fikir, gönül ve iç dünyası itibariyle şeytanlaşmış insanların mevcudiyetini vurgulamıştır.
Halkımızın "şeytana külahını ters giydirir" dediği tipten hakka karşı olmayı "hizmet" bilen ve bunu topluma hünermiş gibi takdim etmeye çalışanlar herhalde insan şeytanlardan başkası olamazlar.
Halkımızın "şeytana külahını ters giydirir" dediği tipten hakka karşı olmayı "hizmet" bilen ve bunu topluma hünermiş gibi takdim etmeye çalışanlar herhalde insan şeytanlardan başkası olamazlar.
HER insana musallat kılınmış bir cin şeytanın bulunduğu ve insanı dürtüklediği ve kötülükleri önerdiği, "gör dediği", meleğin ise, bunların tam aksini telkin ettiği bir hadiste şöylece dile getirilmektedir: "İnsana hem şeytanın vesvesesi hem de meleğin ilhamı vardır. Şeytanın dürtüklemesi, kötülükle (belaya uğramakla) korkutmak ve hakkı yalanlamaktır. Meleğin ilhamı ise, hayrı va'detmek ve hakkı tasdiktir. Bunu her kim içinde hissederse, Allah'dan olduğunu bilsin ve Allah'a hamdetsin. Öncekini içinde bulan da Şeytan'dan Allah'a sığınsın" Hz. Peygamber, sonra bu sözlerine delil olarak;
"Şeytan sizi yoksullukla korkutuyor ve size kötülüğü emrediyor. (el-Bakara 268) ayetini okudu (Tirmizi, Tefsiru sure(2), 35)."
Ebû Zer el-Gıfarî (ra) diyor ki: Rasûlullah’ın (asm) mescidde bulunduğu bir sırada mescide girdim ve varıp yanına oturdum. Hz. Peygamber (asm):
- “Ey Ebû Zer, cin ve insan şeytanlarının şerrinden Allah’a sığın!” buyurdu. Ben:
- “İnsan şeytanları da mı var?” dedim.
- “Evet” buyurdu. (Nesaî, İstiaze 48; Müsned, 5/178, 179)
Buradan da anlıyoruz ki, insan şeytanlar da vardır ve cinnî şeytanlardan daha tehlikelidir. Cinnî şeytanları kaçırmak için eûzü besmele çeker, ezan ve Kur’ân okuruz, onlar defolup giderler. Ama insan şeytanlar böyle değildir. Çünkü onlar da ezanı, Kur’ân’ı bilir ve yeri geldiğinde insanları kandırmak için bunları okuyabilirler. Dini de emellerine âlet ederek insanların düzenini bozup,kargaşa çıkartabilirler.
Bugün dünyada fitne çıkartan, kan döken, kardeşi kardeşe düşüren, yuvalar yıkıp çocukları yetim, eşleri dul bırakan, ülkeleri bölen, halkları birbirine düşürenler, hep insan şeytanlardır. Din adına meydana çıkıp kin kusanlar da, “Allahu ekber” deyip insan kesenler de insan şeytanlardan başkaları değildir. Süfyanlar, deccaller ve dessaslar da yine birer insan şeytandan ibarettir.
Her insana musallat kılınmış bir cin şeytanın bulunduğu ve insanı dürtüklediği ve kötülükleri önerdiği, "gör dediği"; meleğin ise, bunların tam aksini telkin ettiği bir hadiste şöylece dile getirilmektedir:
"İnsana hem şeytanın vesvesesi hem de meleğin ilhamı vardır. Şeytanın dürtüklemesi, kötülükle (belaya uğramakla) korkutmak ve hakkı yalanlamaktır. Meleğin ilhamı ise, hayrı va'detmek ve hakkı tasdiktir. Bunu her kim içinde hissederse, Allah'dan olduğunu bilsin ve Allah'a hamdetsin. Öncekini içinde bulan da Şeytan'dan Allah'a sığınsın." Hz. Peygamber (asv), sonra bu sözlerine delil olarak; "Şeytan sizi yoksullukla korkutuyor ve size kötülüğü emrediyor." (Bakara, 2/268) ayetini okudu. (Tirmizi, Tefsiru sure(2), 35).Hani bazen insan, içinden geçen bazı düşüncelerin doğru olmadığını bildiği için "şeytan diyor ki..." der ya, işte bu durum, yukarıdaki hadiste işaret edilen haldir. Çaresi de Allah'a sığınmak, şeytanın dediğini yapmamaktır. İlhamını şeytandan alan ve şeytana arkadaş kılınanların acı akibetini de şu ayetler açıklamaktadır:
"Kim Rahman'ın zikrini görmezden gelir (Kur'an ahkamına aldırış etmezse) ona bir şeytanı tebelleş ederiz (sardırırız); o artık onun (yanından ayrılmayan kötülükleri telkin eden) arkadaşı olur. O şeytanlar bunları yoldan çıkardıkları halde, bunlar hala doğru yolda olduklarını sanırlar. Nihayet o şeytan dostu kimse bize gelince arkadaşına der ki; "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar mesafe olsaydı (da seni hiç görmeseydim). Ne kötü arkadaşmışsınız!" (Nedamet) bugün size bir fayda sağlamaz; zira zulmettiniz. Siz (şimdi) azab (çekmek) de ortaksınız." (Zuhruf, 43/36-39)
Allah’ın rahmeti de vardır, gazabı da. Allah rahmetini iyilerden, gazabını kötülerden,şeytan insanlardan eksik etmesin. Amin.
<script data-ad-client="ca-pub-2044130004774486" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>
<script data-ad-client="ca-pub-2044130004774486" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>
Yorumlar
Yorum Gönder