KADININ ADI VAR

                              Ä°lgili resim
Dünya çapında yaygınlaşan ve tüm toplumları derinden etkileyen bir konu haline gelen kadına şiddet, özellikle son yıllarda ülkemizde de sıklıkla gündem olmaktadır. Şiddet denilince ilk akla gelen kuşkusuz fiziki güç kullanımına dayalı kaba kuvvet olsa da gerçekte şiddeti sadece fiziki boyuta indirgemek mümkün değildir.
Psikologların gözlemlerine göre;toplumda sadece kadına yönelik olarak değil genel olarak şiddet olaylarında bir artış olduğudur. Bunun nedenlerinden bir tanesi sosyal medyadır.Sosyal medya  hayvanlara yapılan şiddet görüntüleri ile doludur.Bir insan hayvana şiddet uyguluyor, canlıya merhamet duymuyorsa çok yüksek olasılıkla bir sonraki adımı insana aynı şekilde şiddet uygulamaktır. 

 Şiddeti önleyecek en önemli duygular; sevgi, merhamet ve empati duygularıdır. Toplum olarak bu duygularımızın ciddi şekilde yara aldığını düşünüyorum. Giderek daha öfkeli bir toplum haline dönüşmekteyiz.Bunun sebepleri arasında  sosyal medya ve televizyonlarda kadına yönelik söylemler ,kadının sosyo ekonomik gücünden korkan erkeklik egosu yüksek erkeklerin kadınları küçük ve aciz gösterme çabalarıdır.


 Ayrıca bir diğer önemli noktada hayatın içerisinde ezilmiş, kötü muamele görmüş bir bireyin eline fırsat ve güç geçtiğinde yaşadıklarının acısını çıkarmak istercesine gücünü kötüye kullanmasıdır. İster evde olsun ister okulda disiplin ve eğitim sistemimiz maalesef şiddet içermektedir.

 Kocasından veya çocukluğunda babasından dayak yiyen bir kadın çocuğunu disipline etmek için dayağa başvurabilmektedir. Bu da dayağı normalize etmektedir. Çocuğun gördüğü rol model, kadına şiddet uygulamanın normal olduğudur. Ayrıca anne babanın diğer insanlara, çocuklara, yaşlılara, hayvanlara, doğaya karşı davranışları çocuk için örnek olacaktır. Olumsuz örnekler ile büyüyen bir çocuğun yetişkinliğinde olumsuz davranışlar sergilemesi çok yüksek olasılıktır.


 Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, kocandır döver de sever de, eti senin kemiği benim, kadın kuyruk sallamasa erkek bakmaz' gibi söylemler şiddeti hak ve meşru göstermektedir.

Şiddet, bir hareketin bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik; karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma; duygu ve davranışta aşırılık anlamlarına gelmektedir. Şiddet göstermek ise, kaba, sert davranmaktır. Şiddet davranışı, içine sadece fiziksel içerikli şiddeti değil, sözel ve psikolojik tacizi de içeren davranışlar ile birine bilerek rahatsızlık veya fiziki olarak zarar vermeyi de almaktadır.
Kadına yönelik şiddet, temel hakların ve özgürlüklerinin ihlali olup, kadınlar ve erkekler arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan önemli bir sorundur
Şiddetin amacı,günümüzde kadının rolünün ön plana çıkması ile kadının davranışlarını korkuya dayalı olarak kontrol etme istegidir. Gerçekte bütün şiddet olaylarında kadın ile erkek arasında fiziksel açıdan güçlü olduğu için erkek lehine bir güç dengesizliği söz konusudur. 
Kadının aile ortamındaki eşitsizliğe dayanan konumu ve ev içindeki emeğinin değersizliği, ataerkil toplum yapısı içinde belirlenen güç ve iktidar ilişkileri çerçevesinde kendinden güçlü konumda olan kocasının onun üzerindeki gücünün bir göstergesi olarak sergilediği şiddete maruz kalmasına yol açmaktadır. Kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan hareketlerdir.
Kadına yönelik şiddet, kadınların yaşama, sağlık ve beslenme, eğitim, gelişme, toplumsal ve ekonomik yaşama katılım gibi temel insan haklarını ve özgürlüklerini ihlal eden önemli bir toplumsal sorundur. Kadını baskı altında tutmayı ve kadın üzerinde üstünlük kurmayı amaçlayan toplumsal cinsiyet temelli şiddet, erkek egemen toplumsal yapının etkisiyle oluşmaktadır.
erkek egemen toplum karikatürleri ile ilgili görsel sonucu
Kadına yönelik şiddeti birkaç alt kategoride ele almak meselenin boyutlarını anlamada yardımcı olacaktır:
Psikolojik şiddet: Kadını küçük görerek onu herhangi bir işi yapamaz, beceriksiz biri olarak itham etme, kişiliğini ve fikirlerini önemsememe, bağırma, lakap takma, sürekli olarak eleştirme, emir yağdırma, surat asma, davranışlarını ve yaptıklarını sürekli kontrol etme, iş hayatında ve sosyal hayatta karşısına çıkan fırsatlara engel olma vb. pek çok davranış bu kategoriye girmektedir.

Kıskançlık da bir çeşit psikolojik şiddettir. İnsan sahip olduğunu sandığı ve paylaşmak istemediği kişiyi kıskanarak ona acı çektirir; aşırı kontrol ve üzerine titreme ile kıskandığı kişiyi üzer. Püriten ahlak özellikleri taşıyan dar kafalı insanlarda bu davranış daha belirgindir. Böyle kimseler her şeye karışır, karşısındakinin neredeyse ruhunu bile kontrol etmek isterler. Hatta kişinin, ‘müdahalecilik’ özelliği o kadar fazla olur ki, karşısındaki insanın ‘özel’ denilebilecek hiçbir şeyi kalmaz. Mesela eşi dalgın bir şekilde düşünüyorsa, onu hemen öğrenmek ister, ‘Şimdi ne düşünüyorsun?’ diye sorar. Oysa iki tarafın  özel hayatlarının bulunması tabiidir. ‘Her şeyden haberdar olmalıyım!’ düşüncesi, insanları duygusal psikolojik şiddete götürür.
Duygusal şiddet nedir? Psikolojik şiddet nasıl olur?
Cinsel şiddet: Cinselliğin kadına yönelik bir tehdit, yaptırım ve kontrol etme aracı olarak kullanılması şeklinde tanımlanmaktadır. Cinsel şiddet, kadının istemediği riskli ve utanç verici bir şekilde cinsel ilişkiye zorlanması durumudur. Bunun en başta gelen uygulaması tecavüzdür. Ayrıca başkalarıyla cinsel birlikteliğe zorlama, istemediği biriyle evlenmeye zorlama, çocuk yaşta evlendirilme, telefon, mektup, sosyal medya aracılığıyla cinsel içerikli davranışlara maruz kalma ve taciz, diğer yaygın cinsel şiddet örnekleridir.
Cinselliğin anlatılmasının "ayıplanması", cinselliği "erkeğe karşı kadınlık görevi olarak" gören toplumsal düşünceler sebebiyle anlattıklarına yargılayıcı yaklaşılması kadınların cinsel şiddeti paylaşmamasına neden olmaktadır.” Bazı örümcek beyinli yobaz düşünceli kesimlerce tecavüz edenin değil tecavüz edilenin suçlu görülmekte olduğu bir dünyada yaşamakta olduğumuz gerçeği yadsınamazdır .

"Tecavüz bir şiddet biçimidir ve hiçbir şey bunu değiştirmez!!" Tecavüz kadınların sadece bedenlerine değil, cinsel hak ve özgürlüklerine, doğrudan kişilik hak ve özgürlüklerine bir saldırıdır. Bir kadın istediği saatte, istediği yerde, kanunlara göre suç oluşturmayacak şekilde istediği davranış içerisinde olabilir. Gece o saatte orada ne işi varmış demek gibi bir hakkınız yoktur. Ancak maalesef ülke yöneticilerinin "ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" dediği bir ülkede, vatandaşların kadının ne zaman, nerede olması gerektiğine dair kendilerini söz sahibi görmeleri kaçınılmaz olmaktadır.
kadına şiddet karikatür ile ilgili görsel sonucu
Sözel şiddet: Onur kırıcı, tahkir edici, küfürlü veya kaba şekilde konuşma bu şiddet türünün örneklerindendir.
Ekonomik şiddet: Var olan maddi kaynakların, imkânların veya paranın kadın için bir tehdit veya yaptırım aracı olarak kullanılması durumudur.
Sosyal şiddet: Toplumsal baskı yoluyla birey olarak kadını zora sokmayı amaçlayan durumlardır. Bireyin kadın olduğu için ikinci sınıf görülmesi ve toplumsal rollerinin kısıtlanması, en yaygın sosyal şiddet türüdür.
Ä°lgili resim

Şiddetin Sebepleri

Kadına yönelik şiddete sebep olabilecek faktörler arasında genel ve kişiye özel gerekçeleri birbirinden ayrı düşünmek gerekmektedir. Genel sebepler arasında en dikkat çekenler şöyle sıralanabilir:
  • Erkek tarafından uygulanan şiddetin toplumda mazur görülmesi
  • Şiddetin kadına güç gösterme ve otorite kurma aracı olarak görülmesi gibi kültürel inanışlar
  • Eğitimsizlik, alkol, madde ve kumar bağımlılığı
  • Ekonomik problemler ve işsizlik
  • Ailevi problemler ve geçimsizlik
  • Medyanın olumsuz etkileri, maço erkek tipinin film ve dizilerde yüceltilmesi
  • Yanlış arkadaş seçimi ve yanlış çevre
  • İletişim eksikliği
  • Biyolojik sorunlar

Bireysel düzeydeki şiddet sebepleri arasında en sık görülen etkenler de şöyle sıralanabilir:
  • Eğitimsizlik
  • Çatışma ve çözüm bulma becerilerindeki eksiklik
  • Öfke kontrolünde yetersiz kalma
  • Sosyal beceri eksikliği, engellenmişlik duygusu
  • Aşırı alınganlık, dışlanmışlık ve yalnızlık duyguları
  • Özgüven eksikliği, ilgi eksikliği
  • Aile içi iletişim eksikliği
  • Tutarsız disiplin yaklaşımı; aşırı baskıcı veya rahat aile tutumları
  • Sıklıkla engellenme ve cezalandırılma
  • Aile içi şiddete maruz kalma veya tanık olma
  • Fiziksel, psikolojik ve cinsel açıdan istismar edilme
  • Madde ve alkol bağımlılığı
  • Anti-sosyal kişilik bozukluğu

  • Kadına Şiddetin Sonuçları
  • Medyadan, çevreden ve yaşanmış vaka örneklerinden yola çıkılarak değerlendirilen birçok olayda, şiddetin sonuçları genellikle aşağıda sıralanan gibidir:
    • Öğrenilmiş çaresizlik, tekrarlanan yeni bir şiddet vakası
    • Yoğun korku, panik, endişe, güvensizlik, ümitsizlik, utanç
    • Ağır yaralanma, fiziksel engellilik
    • Ölüm, kendini koruma amaçlı işlenen cinayet, intihar teşebbüsü veya düşüncesi
    • Boşanma, alkol ve madde bağımlılığı, yeme ve/veya uyku problemleri
    • Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, psikolojik temelli fiziksel şikâyetler
    • Çocukların da dahil olduğu toplumun derinden etkilendiği olumsuzluklar

    Birçok kadın, gördüğü tüm şiddet türlerine rağmen sosyal statü kaygısı, toplumsal ve ailevi baskılar, özellikle ekonomik baskı ve kaygılar, sosyal çevre baskısı, kendine güvenmeme ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkisiyle evliliklerini, ilişkilerini sürdürmeye devam etmekte ve bir gün düzelir diye ümit ederek bu tür muamelelere sessiz kalmaktadır.

    Kadına şiddeti önlemenin yolları ;

    Kadının çalışma hayatına kazandırılması, hem devletin hem de iş verenlerin sorumlulukları arasında olmalıdır. Zira yapılan araştırmalar, kadının aktif bir şekilde çalıştığı durumlarda gördüğü şiddetin daha az olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca ekonomik anlamda aile bütçesine katkı sağlayan kadının çalışması, erkeğin işsiz olduğu dönemlerde yararlı olacak ve kadını daha üretken hale getirip psikolojisine olumlu etki edecektir.
    Özellikle belirtilmesi gereken husus ise, bu konuda çözüm önerileri geliştirip katkı sağlayacak  olan toplumdur. Zira kadına şiddet konusunu bireysel olarak ele almak ve değerlendirmek büyük hata olur. Bu konu bireysel bazlı gibi gözükse de toplumu, ulusu ve hatta yapılan binlerce araştırmanın sonucuna bakıldığında tüm ulusları ilgilendiren ve onları olumsuz yönde etkileyen çok önemli bir meseledir. Bu kadar önemli bir meselenin de tek taraflı çözülebilmesi pek mümkün değildir, zira şiddet eyleminin en az bir uygulayanı ve bir de maruz kalan tarafı vardır ve üçüncül olarak da -saklanmadığı takdirde- buna şahitlik eden toplum yönü bulunmaktadır.
    Toplumun vazifesi de bu noktadan sonra başlamaktadır. Zira şiddete uğramış kadın, toplum tarafından yalnızlaştırılmayıp desteklenecek midir, yoksa şiddet erkeğin haklı bir güç gösterisi(!) olarak algılanıp meşrulaştırılacak mıdır?
Ä°lgili resim


  • Kadınları şiddetten korumak için yapılması gerekenler ;

  • Her birey özellikle de kız çocukları okutulmalı ve ekonomik özgürlüklerini kazanmaları sağlanmalıdır.
  • Hukuki düzenlemelerle kadına, çocuğa, yaşlıya, hayvana şiddete, tacize, tecavüze gereken cezaları hafifletici sebepleri işletmeden, affı olmadan verilmelidir.
  • Aile kızlarına güvenmeli,her zaman her türlü güçlükte ,sorunda yanında olduklarını hissettirmelidirler.
  • Erken yaşlardan itibaren çocuklara tüm canlılara karşı sevgi ve merhamet duygusunu aşılamalı ve anne babalar bu anlamda çocuklarına olumlu rol model olmalıdırlar.
  • Hiçbir şiddet olayını normalize etmemek veya üstünü örtmeye çalışmamak oldukça önemlidir.
  • Şiddet, taciz, tecavüz mağduru kadın ve çocuklar için mutlaka destek grupları oluşturulmalı ve bu kişiler bu gruplara yönlendirilmelidir.
  • Basın, medya ve sosyal medya  failleri teşhir etmelidir .


Hey egosu yüksek ,ruhu ezik erkekler illa ki tüm kadınlar kendilerini her türlü şiddetten koruyabilmek adına milattan önce 2000'li yıllarda yaşamış, efsanevi kadın savasçılar olan  Amazonlar gibi mi olsunlar ?AMAZONLAR ile ilgili görsel sonucu

Amozonlar gibi savasçı olabilmek için ilk önce yapılacak iş  kadınların fiziksel olarak güçlenmesidir.Aşagıda resimde görülen savunma taktiklerini çalışarak, karşılaşabileceğiniz kötü durumlardan kendinizi koruyabilirsiniz. Bu taktikleri çevrenizdeki kadınlara paylaşarak daha geniş kitlelerin faydalanmasını da sağlayabilirsiniz.
kadınlariçin savunma teknikleri ile ilgili görsel sonucu

Erkeklerin en savunmasız noktalarını bilirseniz saldırgan erkeğin fiziksel olarak ne kadar güçlü olduğunun hiçbir  önemi yoktur. Gözler, burun, boğaz, göğüs, dizler ve kasık en savunmasız noktalardır.Size acımayana siz de acımayın,bu hassas noktalara şiddetle vurun.

kadınlariçin savunma teknikleri ile ilgili görsel sonucu
Unutulmamalıdır ki, hiçbir şiddet türü şahsi bir mesele değildir ve aile içi bir mesele gibi değerlendirilip susmayı gerektirmemektedir. Hiçbir sebep bir canlıya şiddet uygulanmasını mazur gösteremez. Bunun için de bireysel olarak, toplumsal olarak ve devlet eliyle kadına şiddetin önlenmesi adına gereken tüm adımlar bir an önce atılmalı, sorumluluklar alınmalı ve ölümle dahi sonuçlanabilen kadın istismarı ve kadına şiddet vakaları son bulmalıdır.

Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün  bir sözü ile yazımı bitirmek istiyorum ;Ey kahraman Türk kadını! Sen, yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Ey kahraman Türk kadını! Sen, yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ile ilgili görsel sonucu
  • <script data-ad-client="ca-pub-2044130004774486" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>

Yorumlar